Kurumsal hayattan hep nefret etmişimdir. Dışına çıkılamayan
mesai saatleri, sürünerek içinden çıkılan yataklar, uğraştıran, stres yapan
toplantılar..
Herkes gibi benim de hayalim bir şekilde! kurtulmaktı. Şans
oyunları olur, zengin koca olur, hatta koca olsun zengin olmasa da olur.
Evlenip alırım kıdem tazminatımı, ahh bir de kursam kendi işimi.. Olmadı
doğururum bir çocuk, belki iki, evde ona bakarım..
Ev hayatını çok severim ben. Zaten evde yapacak çok iş var.
Zaman yetmiyor çalışınca düzenlenecek dolaplara, ayıklanacak eşyalara,
yapılacak yemeklere, ağırlanacak misafirlere. Evden hiç çıkmasam 1 hafta
sıkılmam ben. Tv izlerim, dizi sezonu bitiririm, yığınla da dvd var izlenecek,
kitap var okunacak. Yemek yapmayı da severim zaten, kurulsun sofralar ohh..
İşte hayat öyle değilmiş.!
4 yıl önce evlendim, 3 yıl önce de kartopu gibi bir kızım
oldu. Buraya kadar her şey güzel. 16 hafta
doğum iznime 9 ay da ücretsiz izin ekleyerek 1 yıl kadar evde istediğim hayatı!
yaşadım. Meğerse istediğim hayat,
istediğim hayat değilmiş.
Şu anda işimin başındayım ve bu yazıyı ofisimden yazıyorum.
Evde olsam mesela belki de bu yazıyı hiç yazamayacaktım, belki daha kısa sürede
daha baştan savma yazacaktım, hiç bilemiyorum. Çünkü ev hayatı bilinmezliklerle
dolu. :S
Aslında evdeki ilk günler güzel geldi. Bebek sürekli uyuyor,
sadece anne sütü alıyor, o da depoda hazır. Biraz kendinden nefret etme var
tabi, koca koca memeler, sürekli pijamayla dolanma, makyajsız yüz, dağınık saçlar,
uykulu gözler. Dışarı mecbur olunca çıkıyoruz, doktor, alışveriş, o kadar
sanırım. Evde de sürekli bir yatılı misafir var. Hal böyle olunca ev işleri bitimiyor. Bir kere en az günde 3
kez mecburi sofra kuruluyor, yemek pişiyor, bulaşık çıkıyor, tencereler
yığılıyor, çay demleniyor, kahve pişiyor.
Sürekli bir hizmet hali de cabası. İşyerinde en azından 8 saat çalışıyorsunuz ve
karşılığını alıyorsunuz. Evde ise 24 saat iş var ve kimse size para vermiyor..
İçinde durdukça ev, yaşayan bir organizma haline geliyor, içinden bir canavar
çıkıyor ve sizi yiyor. Sürekli dağılıyor
ve nedense toplanmıyor. Özellikle mutfak ve çamaşır
(yıka-as-topla-yerleştir-ütüle-yerleştir döngüsü ) sizi hamm yapıyor. Temizlik
için yardımcı bayan da alıyorum bu arada ama ayda 2 kez yetmiyor maalesef L
Evde bunalınca biraz dışarı çıkıp sosyalleşeyim derseniz de
şöyle bir durumla karşılaşıyorsunuz: ‘’çocuklu kadının dışarda ne işi var!’’ ne
kadar modern bir aileniz olursa olsun, siz o çocuğa bakmakla yükümlüsünüz ve
farkediyorsunuz ki, herkes onu sadece sevmek istiyor, bakmak istemiyor! 2 saat
dışarı çıksanız sinirler geriliyor hemencecik, ay bu çocuk ağlıyor, ay annesini
istiyor, ay uyumuyor.. vb ve zaten harap olan sinirleriniz daha da bitap hale
geliyor maalesef. Bir kahve içimi süresi kadar bir arkadaşla sohbeti
özlüyorsunuz. Sizin gibi doğum yapıp evde oturan komşularınız varsa bile şanslı
sayabilirsiniz kendinizi. Komşu diyorum çünkü daha uzak mesafedeki birileriyle
görüşmeniz oldukça zor :D Onlarla da evde görüşseniz çocuklarla uğraşmaktan ne
çay kahve içebiliyorsunuz, ne sohbet edebiliyorsunuz ..
Daha özlediklerinizi sayayım mı? Kuaföre gitmek, bakım
yapmak-yaptırmak, anlamsız alışverişe çıkarak avm gezmek, giyinip süslenmek,
topuklu ayakkabı giymek, hatta şıkır şıkır iş kıyafeti giymek ve inanmazsınız
işe gitmek!! İşyerinde sıcak çay içmek, gazetelere göz gezdirmek, iş
arkadaşlarınızla muhabbet etmek, geyik yapmak, öğlen yemeğe dışarı çıkmak,
belki biraz alışveriş yapmak.. Evdeki döngünün dışına çıkmak yani. Bu, minicik
bebeğinizi sevmediğiniz anlamına gelmiyor. Ama siz, ne ev hayatına
alışkınsınız, ne de çocuklu hayata. Bir anda böyle büyük bir değişiklik
herkeste biraz travma yaratabilir. Aslında sevmediğiniz kurumsal hayat ise
yaşadığınızı hatırlatabilir size. Dışarıda da bir hayat olduğunu unutmamanızı
sağlar. Güncel konulardan uzaklaşmamanızı, genel kültürünüzün artmasını sağlar.
Hem maaş almak çok güzel bir şey. Her gün
bakımlı olmak da. (Burayı çocuklu çocuksuz tüm bayanlara söylüyorum) Ekonomik
bağımsızlık, güzelliğinize güzellik katar bayanlar, kendinize olan saygınızı
artırır. Hem çalışan kadına herkes saygı duyar. Eğer çocuğunuz da varsa,
ileride onun istediklerini alabilmek size ayrıca mutluluk verecektir.
Şunu unutmayın,
çalışan kadına herkes saygı duyar, önce de kendisi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder