14 Ağustos 2018 Salı

Roma (Arada Biz de Gezmeyelim mi?)


Dubai seyahatimizin üzerinden nerdeyse 3 yıl geçmiş. Evde 1,5 yaşında bebek var. (Mart 2017)Pegasus’un yurtdışı bilet kampanyasıyla bende bir kaşıntı başladı. Kızlarla 3 gece 4 günlük bir kaçamak yapmaya karar verdik.  Bebeğimi babasına ve babaannesine emanet edip koyuldum yola. Sanırım bir tek gezerken tam anlamıyla kendimi buluyorum.

Bir Cuma sabahı yerel saat ile 10:30 gibi Fiumicino Havalimanındayız işte.  Şükür kavuşturana. Her şeyden uzaklaşmak iyi geldi şimdiden. Önceden araç ayarlamıştım, 4 kişi için daha mantıklı geldi. (45 Euro) Tren, otobüs, shuttle, otel servisleri ve tabiki taksiyle ulaşım imkanı da var.

Otele valizlerimizi bırakıp doğruca şehre attık kendimizi. Merkeze uzakmış gibi görünse de oteli Via Nazionale’de ayarladık. Termini’ye yürüyerek 5-6 dakika diyebilirim . (Residence Europa) Otelden de caddeden de çok memnun kaldık. Otelin hemen altında şahane bir restoran, karşısında market ve şarap evi, köşede en meşhur kahvecileri Castroni, onun yanında meşhur makyaj mağazaları Kiko ve caddede de aklınıza gelebilecek her mağaza vardı.

Şehir içi ulaşım ve ücretsiz müzeler için Romapass aldık.( Havaalanı ulaşımında geçmiyor) 48 ve 72 saatlik seçenekleri var. 72 saatlik karta kişi başı 38,5 Euro verdik. Karşılığında 2 müzeye giriş ve sınırsız ulaşım var. Bu kartla müzelerde sıra beklemeden güvenlik noktasından giriş yapılabiliyor.

Colosseum, Castel Sant’Angelo and Musei Capitolini Roma Pass’te geçerli yerler. Vatikan’da geçerli değil.  Yalnız dikkat; Colosseum zaten her ayın ilk Pazar günü ücretsiz. 08:30-19:15 saatleri arası açık.

Forum ve Palantine Hill’i de  Kolezyum biletinizle gezebiliyorsunuz.

Vatikan Pazar günleri kapalı olduğundan Cumartesi günümüzü ayırdık. Neredeyse tüm günü burada geçirebilirsiniz. Biz gittiğimiz zaman kişi başı 16 Euro idi.

Aşağıdaki müzeler zaten kartsız da ücretsiz:

Accademia Nazionale di San Luca, Museo Carlo Bilotti a Villa Borghese, Museo della Repubblica Romana e della memoria garibaldina, Museo delle Mura, Museo di Casal de’ Pazzi, Museo di Scultura Antica Giovanni Barracco, Museo Napoleonico, Museo Pietro Canonica a Villa Borghese, Villa di Massenzio.

Neyse, gelelim Roma sokaklarına. Otelden 5 dakikalık yürüyüş sonrası Termini metro durağındaydık. Sanırım 2 yada 3 durak sonra İspanyol Merdivenlerinin orada indik. (Spagna durağı) Dünyanın en eski merdivenlerinden olan İspanyol Merdivenleri, 1723 yılında inşa edilmeye başlanmış ve  1725 yılında tamamlanmış. Dünyanın en önemli eserleri arasında yer alıyor. Romalı mimar  Francesco de Sanctis tarafından dizayn edilmiş ve başkent Roma’nın tam merkezinde. Bu nedenle de şehri ziyaret eden turistlerin uğrak mekanları arasında. Toplam 135 basamaktan oluşuyor ve eğimli yapısı nedeniyle çıkarken insanı yormuyor. Merdivenin en tepesinde Pincian Tepesi var.  Merdivenleri tam olarak çıktığınızda da Villa Medici’ye ulaşıyorsunuz. Adının İspanyol merdivenleri olmasının sebebi ise  yapıya dönemin İspanyol Büyükelçiliği’nin sponsor olmasıymış.




İspanyol merdivenlerinin hemen karşısında Via Condetti caddesi var. Roma’nın en önemli alışveriş caddesi yani J. Trevi çeşmesi de, namı diğer Aşk Çeşmesi İspanyol merdivenlerine sadece 10 dakikalık yürüme mesafesinde. Biz aşk Çeşmesi’ne geçmeden önce  meşhur makarnacı Pastificio (Via della Croce, 8) ve Pompi Pasticceria’ya (Via della Croce,82) uğradık.(İspanyol merdivenlerine sırtınızı verip sağa doğru yürüyün, köşede soldaki sokağa dalın) Burada tiramisunun her çeşidi var ama bence klasikten şaşmayın.  Pastificio ayaküstü atıştırmalık makarna satıyor, hergün 2 çeşit makarna çıkarıyorlar ve önünde mutlaka sıra oluyor. Ben gittiğimde patlıcanlı ve acı soslu vardı. 12.00-20.00 arası açık ama erken gidin çünkü tükeniyor :(






Fontana Di Trevi (Aşk Çeşmesi)

Buraya kadar yürümek kolay olmadı. O kadar çok dikkat dağıtıcı var ki çevrede J Malum şehrin göbeği ve alışveriş cennetindeyiz.


Tabiki böyle boş bir çeşme göremeyeceksiniz J










İtalyan mimar Nicola Salvi tarafından dizayn edilen (1762) Aşk Çeşmesi Dünyanın en popüler çeşmelerinden birisi. Tamamen taştan yapılmış. Bölgeyi ziyaret eden turistler bozuk para atarak dilek tutuyorlar.  Bu paraların yılda 1,5-2 milyon Euroya ulaştığı söyleniyor. Rivayete göre ; 1 kere atarsanız Romaya tekrardan geliyorsunuz  , 2 kere atarsanız Roma’da evleniyorsunuz 3 kere atarsanız da bir Romalı ile evleniyorsunuz. Benim için 2 ve 3 geç olduğundan 1 kere attım J

Roma uçağı için sabah karşı yola koyulmamız neticesinde oldukça yorulmuştuk. Zaten otele dönüp giriş işlemlerini yapmamız gerekiyordu. Bu nedenle ilk günü peynir tabağı eşliğinde Aperol Spritz’lerimizi içerek noktalayıp otele döndük. Check-in işlemleri sonrası biraz dinlendik, acıkınca da hemen otelin yanındaki bir restorana girip şahane bir pizza yedik. (Da Trani)




2. günü Vatikan’a ayırdık. İtalya içinde ayrı bir ülke.  Ayrıca vize istenmiyor tabiki.  İnince biraz yürüdük ama yine de metroyla ulaşımımız kolay oldu. Cipro yada Ottaviano durağında inebilirsiniz. Vatikan’a giriş 16.-Euro. İnternetten kişi başı ekstra 4 Euro hizmet bedeli kestiklerinden bilet almadan gittik ve muazzam bir sıra ile karşılaştık J Ama hızlı ilerliyor üzülmeyin, çok geç saatte gitmemeye özen gösterin tabi. Burada dikkat etmeniz gereken nokta, siz sıra beklerken yanınıza yanaşan turcular. Size Sistine Şapeli dahil yüksek bir fiyat veriyorlar (sanırım 25.-Euro idi) ve sıradan kurtulmanızı! sağlıyorlar.  Ama ben zaten araştırmamı yapmış ve Vatikan’a girdikten sonra zaten  Sistine Şapeli’nin ücretsiz olduğunu öğrenmiştim. Yine de acaba ücretli miydi demeden duramadım ama iyi ki onlara kanmamışız. 
V
atikan’ı başka bir yazımda anlatıyor olacağım. Şapel’den çıktıktan sonra kocaman bir meydanda bulduk kendimizi hani filmlerde gördüğünüz meydan. Papa seçilirken halkın beyaz dumanı beklediği yer. Biraz dinlendikten sonra sağlı sollu özellikle hediyelik mağazaların olduğu caddeden yürüyerek tekrar Roma’ya döndük. Bir sonraki durağımız Castel Sant’Angelo oldu. Vatikan’dan yürüyerek gidebilirsiniz.

Castel Sant Angelo kalesi imparator Hadrian için yapılmış. Daha sonra  papanın evi ve hapishane olarak da kullanılmış.  Fatih Sultan Mehmetin oğlu Cem Sultan da burada  hapis yatmış hatta. Kalenin içinde Vatikan’a giden gizli bir de yol varmış. Efsaneye göre Papa I. Gregorius, o dönemlerde yayılan veba salgınının önüne geçmek için Tanrı’ya dua etmiş. Bunun üzerine gökten Mikail gelip kılıcını kınına sokmuş. Bu durum dualarının kabul olduğuna işaretmiş. Kalenin önünde yer alan köprü  Melekler Köprüsü olarak geçiyor. Bu köprüden Navona Meydanına geçerek güzel şarap ve yemeklere ulaşabilirsiniz. Biz gezinin bu kısmında nehrin karşı tarafında yer alan Trastevere bölgesini gezdik Şehrin getto yeri diyorlar. Bu bölgede sokaklarda seyyar satıcılardan alışveriş de yapabilirsiniz. Gelmişken Santa Maria Basilica’yı da gezebilirsiniz. Filmlerde görmüş olmanız muhtemel olan el yiyen heykel  bu kilisede.

Yemek için Roma’da diledğiniz yere gidebilirsiniz bence. Ama bizim tercihimiz Trattoria Ponentino oldu. Önceden yine araştırmamı yapmıştım tabi. Trastevere tarafında, Enfes lazanyaları ve ev yapımı şarapları var. Ama sakın Gnocchi (Niyokki diye telaffuz ediliyor)yemeyin, salçalı hamurdan başka bir şey değil.J Yine bizim gittiğimiz dönemde restorana yakın Van Gogh Alive sergisi vardı, denk gelirseniz atlamayın derim, akşam geç saatlere kadar açık.

3. günümüz biraz talihsiz başladı. Otelden çıktığımızda çevredeki tüm yolların kapatıldığını gördük.  Meğerse Roma Maratonu varmış. Planımız Villa Borghese’i gezmekti, taksiyle ulaşım sağlayıp gittik; ancak rezervasyonsuz müzeye giriş yokmuş. (Ben bunu okuduğumu hatırlıyorum ama yıllar önce giden yeğenim sağ olsun gerek yok dediğinden yaptırmadık) Çıkınca  uzun bir süre yürümek zorunda kaldık, ama yollar yürüyenlere de kapatılmıştı bazı yerlerde ve hiçbir yere varamadık maalesef.  Üzerine bir de yağmur eklenince  bulduğumuz yerde pizza yiyerek dinlendik. Ama zaten dediğim gibi nerede yemek yerseniz yiyin, seveceksiniz J Maraton dağılınca meşhur Phanteon’u görelim dedik ama geç saat olduğundan içeri giremedik. Biz de civarda biraz alışveriş yaparak günü bitirdik. Ertesi gün uçağa gitmeden önce son saatlerimizi alınacaklara ayırdık ve zaten otele yakın olan Termini’ye gittik. Burada aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Özellikle hediyelik için Carpisa’yı tercih edebilirsiniz.


Bir tavsiye; Roma için 3 gece 4 gün asla yeterli değil. Biraz daha uzun gitmeniz iyi olacaktır ama ben işim, eşim ve bebeğimden dolayı  buna da şükrediyorum tabi :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder