Dubai seyahatimizin üzerinden nerdeyse 3 yıl geçmiş. Evde
1,5 yaşında bebek var. (Mart 2017)Pegasus’un yurtdışı bilet kampanyasıyla bende bir
kaşıntı başladı. Kızlarla 3 gece 4 günlük bir kaçamak yapmaya karar
verdik. Bebeğimi babasına ve babaannesine
emanet edip koyuldum yola. Sanırım bir tek gezerken tam anlamıyla kendimi
buluyorum.
Bir Cuma sabahı yerel saat ile 10:30 gibi Fiumicino Havalimanındayız işte. Şükür kavuşturana. Her şeyden uzaklaşmak iyi
geldi şimdiden. Önceden araç ayarlamıştım, 4 kişi için daha mantıklı geldi. (45
Euro) Tren, otobüs, shuttle, otel servisleri ve tabiki taksiyle ulaşım imkanı
da var.
Otele valizlerimizi bırakıp doğruca şehre attık kendimizi.
Merkeze uzakmış gibi görünse de oteli Via
Nazionale’de ayarladık. Termini’ye
yürüyerek 5-6 dakika diyebilirim . (Residence
Europa) Otelden de caddeden de çok memnun kaldık. Otelin hemen altında
şahane bir restoran, karşısında market ve şarap evi, köşede en meşhur
kahvecileri Castroni, onun yanında meşhur
makyaj mağazaları Kiko ve caddede de aklınıza gelebilecek her mağaza vardı.
Şehir içi ulaşım ve ücretsiz müzeler için Romapass aldık.( Havaalanı ulaşımında
geçmiyor) 48 ve 72 saatlik seçenekleri var. 72 saatlik karta kişi başı 38,5
Euro verdik. Karşılığında 2 müzeye giriş ve sınırsız ulaşım var. Bu kartla
müzelerde sıra beklemeden güvenlik noktasından giriş yapılabiliyor.
Colosseum, Castel
Sant’Angelo and Musei Capitolini Roma Pass’te geçerli yerler. Vatikan’da
geçerli değil. Yalnız dikkat; Colosseum
zaten her ayın ilk Pazar günü ücretsiz. 08:30-19:15 saatleri arası açık.
Forum ve Palantine
Hill’i de Kolezyum biletinizle
gezebiliyorsunuz.
Vatikan Pazar günleri kapalı olduğundan Cumartesi günümüzü
ayırdık. Neredeyse tüm günü burada geçirebilirsiniz. Biz gittiğimiz zaman kişi başı
16 Euro idi.
Aşağıdaki müzeler zaten kartsız da ücretsiz:
Accademia Nazionale di San Luca, Museo Carlo Bilotti a Villa
Borghese, Museo della Repubblica Romana e della memoria garibaldina, Museo
delle Mura, Museo di Casal de’ Pazzi, Museo di Scultura Antica Giovanni
Barracco, Museo Napoleonico, Museo Pietro Canonica a Villa Borghese, Villa di
Massenzio.
Neyse, gelelim Roma sokaklarına. Otelden 5 dakikalık yürüyüş
sonrası Termini metro durağındaydık. Sanırım 2 yada 3 durak sonra İspanyol
Merdivenlerinin orada indik. (Spagna
durağı) Dünyanın en eski merdivenlerinden olan İspanyol Merdivenleri, 1723
yılında inşa edilmeye başlanmış ve 1725
yılında tamamlanmış. Dünyanın en önemli eserleri arasında yer alıyor. Romalı
mimar Francesco de Sanctis tarafından
dizayn edilmiş ve başkent Roma’nın tam merkezinde. Bu nedenle de şehri ziyaret
eden turistlerin uğrak mekanları arasında. Toplam 135 basamaktan oluşuyor ve
eğimli yapısı nedeniyle çıkarken insanı yormuyor. Merdivenin en tepesinde Pincian Tepesi var. Merdivenleri tam olarak çıktığınızda da Villa Medici’ye ulaşıyorsunuz. Adının
İspanyol merdivenleri olmasının sebebi ise yapıya dönemin İspanyol Büyükelçiliği’nin
sponsor olmasıymış.
İspanyol merdivenlerinin hemen karşısında Via Condetti caddesi var.
Roma’nın en önemli alışveriş caddesi yani J.
Trevi çeşmesi de, namı diğer Aşk Çeşmesi İspanyol merdivenlerine
sadece 10 dakikalık yürüme mesafesinde. Biz aşk Çeşmesi’ne geçmeden önce meşhur makarnacı Pastificio (Via della Croce,
8) ve Pompi Pasticceria’ya (Via
della Croce,82) uğradık.(İspanyol merdivenlerine sırtınızı verip sağa doğru
yürüyün, köşede soldaki sokağa dalın) Burada tiramisunun her çeşidi var ama
bence klasikten şaşmayın. Pastificio
ayaküstü atıştırmalık makarna satıyor, hergün 2 çeşit makarna çıkarıyorlar ve
önünde mutlaka sıra oluyor. Ben gittiğimde patlıcanlı ve acı soslu vardı. 12.00-20.00 arası açık ama erken gidin çünkü tükeniyor :(
Fontana Di Trevi (Aşk
Çeşmesi)
Buraya kadar yürümek kolay olmadı. O kadar çok dikkat
dağıtıcı var ki çevrede J
Malum şehrin göbeği ve alışveriş cennetindeyiz.
Tabiki böyle boş bir çeşme göremeyeceksiniz J
İtalyan mimar Nicola Salvi tarafından dizayn edilen (1762) Aşk
Çeşmesi Dünyanın en popüler çeşmelerinden birisi. Tamamen taştan yapılmış. Bölgeyi
ziyaret eden turistler bozuk para atarak dilek tutuyorlar. Bu paraların yılda 1,5-2 milyon Euroya
ulaştığı söyleniyor. Rivayete göre ; 1 kere atarsanız Romaya tekrardan
geliyorsunuz , 2 kere atarsanız Roma’da
evleniyorsunuz 3 kere atarsanız da bir Romalı ile evleniyorsunuz. Benim için 2
ve 3 geç olduğundan 1 kere attım J
Roma uçağı için sabah karşı yola koyulmamız neticesinde oldukça
yorulmuştuk. Zaten otele dönüp giriş işlemlerini yapmamız gerekiyordu. Bu
nedenle ilk günü peynir tabağı eşliğinde Aperol Spritz’lerimizi içerek
noktalayıp otele döndük. Check-in işlemleri sonrası biraz dinlendik, acıkınca
da hemen otelin yanındaki bir restorana girip şahane bir pizza yedik. (Da
Trani)
2. günü Vatikan’a ayırdık. İtalya
içinde ayrı bir ülke. Ayrıca vize
istenmiyor tabiki. İnince biraz yürüdük
ama yine de metroyla ulaşımımız kolay oldu. Cipro yada Ottaviano durağında
inebilirsiniz. Vatikan’a giriş 16.-Euro. İnternetten kişi başı ekstra 4 Euro
hizmet bedeli kestiklerinden bilet almadan gittik ve muazzam bir sıra ile
karşılaştık J
Ama hızlı ilerliyor üzülmeyin, çok geç saatte gitmemeye özen gösterin tabi.
Burada dikkat etmeniz gereken nokta, siz sıra beklerken yanınıza yanaşan
turcular. Size Sistine Şapeli dahil yüksek bir fiyat veriyorlar (sanırım
25.-Euro idi) ve sıradan kurtulmanızı! sağlıyorlar. Ama ben zaten araştırmamı yapmış ve Vatikan’a
girdikten sonra zaten Sistine Şapeli’nin
ücretsiz olduğunu öğrenmiştim. Yine de acaba ücretli miydi demeden duramadım
ama iyi ki onlara kanmamışız.
V
atikan’ı başka bir yazımda anlatıyor olacağım. Şapel’den çıktıktan
sonra kocaman bir meydanda bulduk kendimizi hani filmlerde gördüğünüz meydan.
Papa seçilirken halkın beyaz dumanı beklediği yer. Biraz dinlendikten sonra sağlı
sollu özellikle hediyelik mağazaların olduğu caddeden yürüyerek tekrar Roma’ya
döndük. Bir sonraki durağımız Castel Sant’Angelo oldu. Vatikan’dan yürüyerek
gidebilirsiniz.
Castel Sant Angelo kalesi
imparator Hadrian için yapılmış. Daha sonra papanın evi ve hapishane olarak da
kullanılmış. Fatih Sultan Mehmetin oğlu Cem Sultan da burada hapis yatmış hatta. Kalenin içinde Vatikan’a
giden gizli bir de yol varmış. Efsaneye göre Papa I. Gregorius, o dönemlerde
yayılan veba salgınının önüne geçmek için Tanrı’ya dua etmiş. Bunun üzerine
gökten Mikail gelip kılıcını kınına sokmuş. Bu durum dualarının kabul olduğuna
işaretmiş. Kalenin önünde yer alan köprü
Melekler Köprüsü olarak
geçiyor. Bu köprüden Navona Meydanına
geçerek güzel şarap ve yemeklere ulaşabilirsiniz. Biz gezinin bu kısmında
nehrin karşı tarafında yer alan Trastevere
bölgesini gezdik Şehrin getto yeri diyorlar. Bu bölgede sokaklarda seyyar
satıcılardan alışveriş de yapabilirsiniz. Gelmişken Santa Maria Basilica’yı da gezebilirsiniz. Filmlerde görmüş olmanız
muhtemel olan el yiyen heykel bu
kilisede.
Yemek için Roma’da diledğiniz yere gidebilirsiniz bence. Ama bizim
tercihimiz Trattoria Ponentino oldu.
Önceden yine araştırmamı yapmıştım tabi. Trastevere tarafında, Enfes
lazanyaları ve ev yapımı şarapları var. Ama sakın Gnocchi (Niyokki diye
telaffuz ediliyor)yemeyin, salçalı hamurdan başka bir şey değil.J Yine bizim gittiğimiz
dönemde restorana yakın Van Gogh Alive sergisi vardı, denk gelirseniz atlamayın
derim, akşam geç saatlere kadar açık.
3. günümüz biraz talihsiz başladı. Otelden çıktığımızda çevredeki tüm yolların
kapatıldığını gördük. Meğerse Roma
Maratonu varmış. Planımız Villa Borghese’i gezmekti, taksiyle ulaşım sağlayıp
gittik; ancak rezervasyonsuz müzeye giriş yokmuş. (Ben bunu okuduğumu hatırlıyorum
ama yıllar önce giden yeğenim sağ olsun gerek yok dediğinden yaptırmadık)
Çıkınca uzun bir süre yürümek zorunda kaldık,
ama yollar yürüyenlere de kapatılmıştı bazı yerlerde ve hiçbir yere varamadık
maalesef. Üzerine bir de yağmur
eklenince bulduğumuz yerde pizza yiyerek
dinlendik. Ama zaten dediğim gibi nerede yemek yerseniz yiyin, seveceksiniz J Maraton dağılınca
meşhur Phanteon’u görelim dedik ama
geç saat olduğundan içeri giremedik. Biz de civarda biraz alışveriş yaparak
günü bitirdik. Ertesi gün uçağa gitmeden önce son saatlerimizi alınacaklara
ayırdık ve zaten otele yakın olan Termini’ye gittik. Burada aradığınız her şeyi
bulabilirsiniz. Özellikle hediyelik için Carpisa’yı
tercih edebilirsiniz.
Bir tavsiye; Roma için 3 gece 4 gün asla yeterli değil. Biraz daha uzun
gitmeniz iyi olacaktır ama ben işim, eşim ve bebeğimden dolayı buna da şükrediyorum tabi :)